İstanbul Silüeti Üstündeki entrika kokusu Bizanstan kalma Bir nazlı gelindir İstanbul Süt yanığı kokan ve her bakışı yeni bir ayrılığa gebe İnsanın yüreğine dokunan Gecesinde esmer,gündüzünde beyaz bir kadın İstanbul Eski matemlerin her gece şahlanıp yedi kulede kana dönüştüğü Cepken cebinde mektup,yağız delikanlılar şehri Koynunu açtığında bağrından çağ çıkaran Şafağında efsun doğuran Gecesinde acı emziren taze annedir İstanbul Şehveti lale devrinden kalma Aşklar dile düştüğünden beridir susturulamayan Geçmişiyle geleceği tutarsız Alımlı bakışları nice ömür yakan Saçları alevden genç bir kız istanbul Yıllanmış minarelerinde o kutlu çağrı Kesik çığlıklarım gönül izbeme tünemişken Hangi şavaşımda kaybettim baharı Elimde avucumda senin rengin Sinmişliğim duvar diplerinde Surlarının önünde cesaretim Delikanlılığım seni sevişimde Sevdası ümitsiz,kangren Bir deli aşıktır İstanbul Yorgun silüetini her kalıba sokabileceğim Sureti belli olmayan Hazin,tuzlu,mavi,yeşil Yakıcı merhemler yüzünden yarası kapanmayan Ucubeden efendiye Aynı havanın ve aynı hazanın Melankoli şarkısını soluyan Yaşlı,yorgun,genç,sevdalı şehirdir İstanbul Bildiğim kelimelerle zor olacak Koca Roma,sinsi Bizans,Osmanoğlunu anlatmak Taksimden inerken güneş denize inip Yakmasaydı gözlerimi Donanma geliyor diyecektim Hezeyan! Bizans düşüyor İnanın! Burçlarından ölüm yağdırılan şehir Hilalimin başkentisin artık Sancağını kendi kalbine diken Ulubatlı yeniçeri İstanbul Yüzük parmağını boğazında ıslatan Şehadetine şahit kubbeleriyle Ensarisiyle,muhaciriyle Şen şakran devirlerin baş köşesine kurulmuş Tekbir nidaları saraylarında dolaşan Sultan Mehmettir İstanbul |
Abdülkadir Karaca |
3 Şubat 2012 Cuma
Siluet Istanbul 2012
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder