3 Şubat 2012 Cuma

Siluet Istanbul 2012





İstanbul Silüeti
 
Üstündeki entrika kokusu Bizanstan kalma
Bir nazlı gelindir İstanbul
Süt yanığı kokan ve her bakışı yeni bir ayrılığa gebe
İnsanın yüreğine dokunan
Gecesinde esmer,gündüzünde beyaz bir kadın İstanbul

Eski matemlerin her gece şahlanıp yedi kulede kana dönüştüğü
Cepken cebinde mektup,yağız delikanlılar şehri
Koynunu açtığında bağrından çağ çıkaran
Şafağında efsun doğuran
Gecesinde acı emziren taze annedir İstanbul

Şehveti lale devrinden kalma
Aşklar dile düştüğünden beridir susturulamayan
Geçmişiyle geleceği tutarsız
Alımlı bakışları nice ömür yakan
Saçları alevden genç bir kız istanbul

Yıllanmış minarelerinde o kutlu çağrı
Kesik çığlıklarım gönül izbeme tünemişken
Hangi şavaşımda kaybettim baharı
Elimde avucumda senin rengin
Sinmişliğim duvar diplerinde
Surlarının önünde cesaretim
Delikanlılığım seni sevişimde
Sevdası ümitsiz,kangren
Bir deli aşıktır İstanbul

Yorgun silüetini her kalıba sokabileceğim
Sureti belli olmayan
Hazin,tuzlu,mavi,yeşil
Yakıcı merhemler yüzünden yarası kapanmayan
Ucubeden efendiye
Aynı havanın ve aynı hazanın
Melankoli şarkısını soluyan
Yaşlı,yorgun,genç,sevdalı şehirdir İstanbul

Bildiğim kelimelerle zor olacak
Koca Roma,sinsi Bizans,Osmanoğlunu anlatmak
Taksimden inerken güneş denize inip
Yakmasaydı gözlerimi
Donanma geliyor diyecektim
Hezeyan!
Bizans düşüyor
İnanın!
Burçlarından ölüm yağdırılan şehir
Hilalimin başkentisin artık
Sancağını kendi kalbine diken
Ulubatlı yeniçeri İstanbul

Yüzük parmağını boğazında ıslatan
Şehadetine şahit kubbeleriyle
Ensarisiyle,muhaciriyle
Şen şakran devirlerin baş köşesine kurulmuş
Tekbir nidaları saraylarında dolaşan
Sultan Mehmettir İstanbul
 
Abdülkadir Karaca

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blogger templates